Çalışmaktan Kaçınma Hakkı Nedir ?
Gelişmekte olan bir ülke olarak "İş Kazaları" Konusunda istenilen düzeyde olunmamasından ötürü iş güvenliğine önem verilmektedir.Çalışmaktan Kaçınma Hakkı
Ülkemizde İş Güvenliği konusunda Avrupa Birliği yasalarına uyum zorunluluğu, gelişmekte olan bir ülke olarak “İş Kazaları” Konusunda istenilen düzeyde olunmaması gibi nedenlerden ötürü son yıllarda iş güvenliği konusuna oldukça önem verilmektedir.
Bu kapsamda 6331 Sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu ile işveren ve çalışanların, işyerindeki iş güvenliği ve iş sağlığının sağlanması ve mevcut koşulların iyileştirilmesi için yetki ve sorumluluklar ile hak ve ödevleri düzenlenmiştir.
Çalışmaktan kaçınma hakkı iş sağlığı ve güvenliği konusunda işçiye / çalışana verilmiş bir haktır. Bu hak, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 13 üncü maddesinde düzenlenmiştir.
Buna göre; çalışan, ciddi ve yakın tehlikeyle karşı karşıya kaldığında iş sağlığı ve güvenliği kuruluna, kurulun bulunmadığı yerlerde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul acilen toplanarak, işveren ise derhâl kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder. Karar, çalışana ve çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirilir. Ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda ise çalışan bu usule uymak zorunda olmaksızın işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gider. Çalışanların bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamaz.
Çalışanın başvurusu üzerine iş sağlığı ve güvenliği kurulunun veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınma hakkını kullandığı döneme ait ücretini alacağı gibi, bu dönemde iş sözleşmesinden doğan ve kanunlardan gelen haklarını da kullanabilir.
Çalışan talep etmesine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda, iş sözleşmesini feshedebilir, yani işten ayrılabilir.
İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olmamakla beraber buna benzer bir düzenleme, 4857 sayılı İş Kanununun 34 üncü maddesinde yer almaktadır. Söz konusu madde uyarınca da ücreti ödeme gününden itibaren 20 gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez. Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır. Bu işçilerin bu nedenle iş akitleri çalışmadıkları için feshedilemez ve yerine yeni işçi alınamaz, bu işler başkalarına yaptırılamaz.